Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele: 6284 Sayılı Kanun’un Toplumsal Etkisi
- Fatma Dila Bayrak

- 16 May
- 3 dakikada okunur
6284 sayılı Kanun yani “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”, kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla 20 Mart 2012’de yürürlüğe girmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle özellikle kadına şiddet davalarında hem yasal hem de kurumsal birçok değişikliğe gidilmiştir. Bu yazımızda 6284 sayılı kanunun getirdiği değişiklikleri, neden ihtiyaç duyulduğu ve toplumsal cinsiyet rolü üzerinde etkisini detaylıca değerlendireceğiz. Bu noktada en önemli mesele, cinsiyet değil, mağdur olan bireyin korunmasıdır.
6284 Sayılı Kanununa neden ihtiyaç duyuldu?
Türkiye’nin 2011’de İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamasıyla sözleşme, taraf devletlere uluslararası yükümlülükler getirmiştir. Türkiye, bu yükümlülüğü yerine getirmek amacıyla 6284 sayılı kanunu yürürlüğe koymuştur. Aynı zamanda kadına yönelik şiddetin artması, mevcut düzenlemelerin yetersiz kalması ve kadın haklarının güçlendirilmesi gibi sebepler de 6284 sayılı kanunun ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Bu yasa ile önlem alma mekanizmalarının genişletilmesi hedeflenmiştir.
6284 Sayılı Kanun'un Kapsamı ve Nötrlük Tartışması
6284 sayılı kanun sanılanın aksine sadece kadınları değil, çocukları, erkekleri, ısrarlı takip mağdurlarını ve şiddet gören herkesi kapsamı içine alır. Şiddet, sadece fiziksel değil; ekonomik, psikolojik ve cinsel şiddeti de kapsar. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin erkeklere kıyasla daha yaygın ve sistematik olması pozitif ayrımcılığı etkin kılmıştır. Bu durum ortada eşitsizliğin olduğunu, adaletli bir yaklaşım olmadığını tartışma konusu yapmıştır. Bu noktada şunun farkında olmalıyız ki, pozitif ayrımcılık bazı durumlarda önemli bir çözüm sunarken, diğer zamanlarda ise erkek mağdurlar için olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.
Kadınlar İçin Hayati Bir Kalkan: 6284’ün Uygulamadaki Önemi
Türkiye’de şiddete uğrayan kadınların her geçen sene artması ve gerekli önlemlerin zayıflığı dolayısıyla 6284 mağdur kadınlar için sadece bir yasa değil, aynı zamanda hayati bir koruma aracıdır. Mağdur kadınlar, şiddetin gerçekleşmesinin ardından gerekli cesareti toplayamıyor ve şikâyette bulunamıyordu. Toplumda şiddetin normalleştirilmesi, kararın geç verilmesi, denetim eksikliği, icra sorunları gibi pek çok neden kadınlar için korku unsuruydu ve büyük bir engeldi. Ancak 6284 sayılı kanun ile bu durumun önüne geçmesi amaçlandı ve buna uygun gerekli olanaklar tanındı. Koruma kararı mekanizması, bu süreçte önemli bir güvence olmuştur.
Bu Haklar Hayat Kurtarır: Kadınlara Tanınan Koruma İmkanları
Koruma kararları
Barınma hakkı
Geçici maddi yardım hakkı
Psikososyal ve hukuki destek
Kimlik ve adres gizliliği
Sağlık hizmetlerine erişim
Geçici koruma talebi
Çocukla ilişkinin düzenlenmesi
Silah taşımanın engellenmesi
Kadın beyanının esas alınması
Resmî Verilerle Gerçekler: 6284’ün Somut Etkileri
Koruma Tedbirlerinin Artması: İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2020’nin ilk 5 ayında, şiddet uygulayanlara verilen önleyici tedbir sayısı bir önceki yıla göre %59, koruyucu tedbir sayısı %70 artmıştır. Aynı dönemde alınan tedbirlerle kadın cinayetlerinde %35’e varan düşüş kaydedilmiştir. icisleri.gov.trKurumsal Kapasite Güçlendi: Yüz binlerce kolluk görevlisine verilen eğitimlerle farkındalık yükselirken, 24 Mart 2018’den itibaren yayımlanan KADES uygulamasını bugüne dek yaklaşık 450 bin kişi indirmiştir. icisleri.gov.tr Böylece toplumsal şiddetle mücadele daha etkili hâle gelmiştir.
Görünmez Mağdurlar: Erkeklerin Perspektifinden 6284 Sayılı Kanun
6284 sayılı kanun sadece kadınları değil erkekleri de kapsar. Ancak bu teoride kalır, uygulamada kanun neredeyse yalnızca kadın mağduriyeti üzerinden işler, bu durum da erkek mağdurların görünmezliğine yol açar. Özellikle boşanma sürecindeki erkekler, yasanın suistimal edilmesi ile pek çok haksızlığa uğramaktadır. Cinsiyet temelli yaklaşımlar, mağdurun adalete erişimini engelleyebilir.
Mağdur Erkeklerin Sıklıkla Karşılaştığı Sorunlar:
Toplumsal önyargılar ve damgalama
İnandırıcılık sorunu
Koruma kararı alma güçlüğü
Sığınma ve barınma hizmeti eksikliği
Destek mekanizmalarına erişememe
Hukuki süreçte yanlışlık algısı
Asılsız iddiaların itibarsızlaştırıcı etkisi
Eşit Koruma Mümkün mü? Uygulamada Yaşanan Sorunlar ve Eleştiriler
Cinsiyete Dayalı Uygulama Pratiği: Kanun her ne kadar cinsiyet ayrımı yapmasa da uygulamada kadın merkezli yürütülmesi erkek mağdurların haklarını kullanmasını zorlaştırmaktadır.
Koruma Kararlarının Keyfiliği ve Denetimsizliği: Aynı tür davalarda hâkimler çok farklı kararlar verebilmektedir. Bu durum uygulamada eşitsizliğe ve güvensizliğe yol açar.
Kurumsal Kaynaklara Ulaşımda Dengesizlik: Kadınlar için yaygınlaştırılan sığınma evleri ve psikolojik destek hizmetleri, erkekler için çok sınırlıdır. Cinsiyete değil mağduriyete dayalı sosyal destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Geç Müdahale ve Karar Gecikmeleri: Şiddet mağduru başvurularında, bazı yerlerde kararlar hızlı alınırken bazı yerlerde günler sürebiliyor. Bölgesel farklılıklar ortadan kaldırılmalıdır.
Haksız Uzaklaştırma ve İtibar Kaybı: Delil olmadan sadece beyanla verilen uzaklaştırma kararları, özellikle erkekler için sosyal ve mesleki itibar kaybına yol açabilir.
Sonuç Olarak
6284 sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım olmakla birlikte, uygulamadaki eksiklikler daha kapsayıcı ve adil bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Şiddet mağdurlarının cinsiyetinden bağımsız bir şekilde korunması için toplumsal farkındalık arttırılmalı, erkek mağdurlar için destek mekanizmaları güçlendirilmelidir. Ayrıca, karar süreçlerinin hızlandırılması ve sosyal destek hizmetlerinin daha erişilebilir hale getirilmesi, kanunun etkinliğini artıracaktır. Adaletin eşit bir şekilde sağlanabilmesi için bu adımların atılması şarttır.




Yorumlar