Aile İçi Şiddetle Mücadelede Hukuki Dönüm Noktaları: 4320’den 6284’e
- Aleyna Nur ARAN
- 17 May
- 2 dakikada okunur
🔹 Aile İçi Şiddetin Ciddiyeti ve İlk Yasal Adım: 4320 Sayılı Kanun
Aile içi şiddet, yalnızca bireysel değil toplumsal bir krizdir. Türkiye’de bu sorunun hukuki düzleme taşınması 1998 yılında yürürlüğe giren 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ile başlamıştır. Bu yasa, aile bireyleri arasındaki fiziksel şiddeti sınırlı şekilde ele almış, ancak kapsamının dar olması nedeniyle kısa sürede yetersiz kalmıştır.
🔹 Bir Dönüm Noktası: Nahide Opuz ve Türkiye’nin AİHM Önündeki Sınavı
4320 Sayılı Kanun’un eksiklikleri, Opuz/Türkiye davasıyla uluslararası düzeyde gözler önüne serildi. Diyarbakır’da eşi tarafından yıllarca şiddet gören Nahide Opuz’un annesi, defalarca yapılan başvurulara rağmen korunamadı ve 2002 yılında öldürüldü.Olay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. 2009 yılında AİHM, Türkiye’yi ilk kez bir kadın cinayetinde doğrudan sorumlu tuttu. Bu karar, devletin yetersiz koruma sağladığı gerekçesiyle tarihi bir ihlal kararıydı.
🔹 Türkiye’nin Uluslararası Adımı: İstanbul Sözleşmesi’ne Katılım
AİHM kararının ardından Avrupa Konseyi, Opuz davasını esas alarak İstanbul Sözleşmesi’nin hazırlanmasına karar verdi. Türkiye, 2011 yılında bu sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülke oldu. Mecliste sıfır red oyu ile kabul edilen sözleşme, Türkiye’nin uluslararası imajını güçlendirdi.
Ancak Türkiye, 1 Temmuz 2021 tarihinde, sözleşmenin aile yapısına zarar verdiği gerekçesiyle 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile sözleşmeden çekildi.
🔹 Yeni Dönem: 6284 Sayılı Kanun’un Doğuşu
6284 Sayılı Kanun, 8 Mart 2012’de kabul edilip 20 Mart 2012’de yürürlüğe girdi. Temel dayanağını İstanbul Sözleşmesi’nden alan bu yasa, yalnızca fiziksel değil; psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddeti de tanımlayarak kapsamlı bir koruma çerçevesi sundu. 6284, aile bireyleriyle sınırlı kalmayıp nişanlı, sevgili, eski eş, hatta aile bağı olmayan kişiler için de koruma sağlamaktadır.
🔸 4320 Sayılı Kanun ve 6284 Sayılı Kanun Arasındaki Temel Farklar
Başlık | 4320 Sayılı Kanun | 6284 Sayılı Kanun |
Kapsam | Sadece evli ve aynı çatı altındaki aile bireyleri | Aile bağı olmasa dahi her türlü birey |
Tedbir Türü | Temel evden uzaklaştırma | Barınma, maddi yardım, kimlik değişikliği, iletişim yasağı, psikolojik destek |
Yetkili Makam | Sadece mahkemeler | Mahkemeler + Kaymakamlık ve Valilik |
Yaptırım | Para cezası | Zorlama hapsi |
Uluslararası Dayanak | Yok | İstanbul Sözleşmesi temelli |
🔹 6284 Sayılı Kanun’un Türkiye’de Uygulamadaki Etkisi
Bu yasa ile birlikte;
✔ Sığınma evlerinin sayısı arttı
✔ Kolluk kuvvetleri daha hızlı müdahale etmeye başladı
✔ Can kayıplarının önüne geçildi
✔ Psikososyal destek mekanizmaları geliştirildi
Ancak, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi'nin 2023 verilerine göre;
🔸 Kadınlara yönelik yaralama ve cinsel saldırı vakalarında artış var
🔸 2023’te 438 kadın hayatını kaybetti (Hepsiveri.com, 2024)
🔸 Uzaklaştırma kararlarına rağmen denetim ve caydırıcılık eksikliği sürüyor
🔹 Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Koruma kararlarının etkin uygulanmaması
Kolluk ve yargı birimleri arasında koordinasyon eksikliği
Mağdurların haklarını yeterince bilmemesi
Toplumsal cinsiyet yargılarının uygulayıcılar üzerinde etkisi
🔴 Sonuç: Yasa Değil, Uygulama ve Kültürel Dönüşüm Şart
6284 Sayılı Kanun, Türkiye’de şiddete karşı verilen hukuki mücadelenin en güçlü araçlarından biridir. Ancak yasa kadar önemli olan, uygulayıcıların eğitimi, toplumun farkındalığı ve çok aktörlü politika yaklaşımıdır.Kadına yönelik şiddetin bitmesi; sadece normatif değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşümü gerektirmektedir.
コメント